Hoş geldiniz

UHA HABER MERKEZİ
25.05.2021 - 23:42:21
Akdeniz Bölgesi

BELEDİYELER DİĞER GÜNCEL GÜNDEM YAŞAM YEREL

“Dirençli Kent ve Dirençli Tarım İzmir Tarımı ile mümkün olacak”

UHA HABER MERKEZİ -

İZMİR / UHA - Tarım Kültür Platformu’nun İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle düzenlediği Tarım ve Teknoloji Zirvesi’nde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonundan doğan İzmir Tarımı’nı anlattı.  Soyer, “Dirençli bir kent yaratmanın en önemli ayaklarından biri olan dirençli tarımı, İzmir Tarımı ile inşa edeceğiz. Tüm paydaşlarımızı İzmir Tarımı politikasının birer sözcüsü olmaya, bunun önemini şehrimizin her köşesine anlatmaya ve bu değişimi önümüzdeki birkaç yılda tamamlamak için hep birlikte çalışmaya davet ediyorum” dedi. 

Tarıma verdiği destekleri artırarak sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, “Dirençli Tarım, Dirençli Kentler” başlığı ile düzenlenen “Tarım ve Teknoloji Zirvesi”ne ev sahipliği yaptı.  İzmir Büyükşehir Belediyesi fuarcılık şirketi İZFAŞ’ın digitalizmirfair.com adresi, dijital platformları ve İzmirTube üzerinden gerçekleşen zirvenin açılışında ve “Dirençli Tarım, Dirençli Kentler” oturumunda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonundan doğan İzmir Tarımı uygulamalarını anlattı. 

Kuraklık ve yoksullukla mücadele edeceğiz

İzmir Tarımını İzmir’den başlayarak tüm Türkiye’de yeni ve farklı bir tarım ekonomisi inşa etme projesi olarak tanımlayan Soyer, “İzmir Tarımı, tarımda dışa bağımlılığımızı sonlandırmak için geliştirdiğimiz, İzmir’den doğan yepyeni bir vizyondur. İzmir Tarımı’nı Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel fark ‘kuraklıkla’ ve ‘yoksullukla’ mücadele odağıdır” dedi.  

Sağlıklı, güvenilir ve ekonomik gıda için

İzmir Tarımının ‘ürün envanteri ve planlaması’, ‘tarımsal destek çalışmaları’,  ‘lojistik, işleme ve markalaşma’, ‘satış, pazarlama ve ihracat’, ‘Ar-Ge, eğitim ve sertifikasyon süreçleri’ ve son olarak ‘agroturizm gibi yan ekonomiler yaratmak’ gibi altı aşama üzerinden şekillendiğini aktaran Soyer,  şunları söyledi:

“İzmir Tarımı sayesinde tarımsal su kullanımını yüzde 50 azaltarak içme suyumuzu koruyoruz. Sulama ihtiyacı olmayan, ekonomik değeri yüksek, yerel tarım ürünlerini alım garantisi ile destekliyoruz. Tarımsal ürünlerin markalaşmasını ve pazarlamasını destekleyerek katma değerini büyütüyoruz. İhracat potansiyeli yüksek, nitelikli tarım ürünlerini teşvik ederek Türkiye ekonomisini büyütüyoruz. Küçük üreticinin örgütlenmesini teşvik ediyor; köylümüzün, çiftçimizin doğduğu yerde doyabilmesinin önünü açıyoruz. Kadınların ve gençlerin tarım ekonomisinde yeniden söz sahibi olmasını sağlıyor; kırsaldaki yaşam kalitesini büyütüyoruz. Tarım alanlarını sadece gıda üretimi için değil, tüm canlılar için geliştiriyor; doğanın korunmasını destekliyoruz. Toprağı, suyu ve tohumu en dengeli şekilde kullanarak iklim kriziyle mücadele ediyoruz. Yerli tohumları ve hayvan ırklarını yaygınlaştırarak bu toprakların binlerce yıllık kadim tarımına sahip çıkıyoruz. Şehirlerimizde yaşayan milyonlarca insanın sağlıklı, güvenilir ve ekonomik gıdaya erişmesinin önünü açıyoruz.”

Sessiz kalmıyoruz

Türkiye’nin en önemli tarım şehirlerinden biri olan İzmir’de bu politikalar ile şehrin tarımını doğru yönetmek, Türkiye’nin refahını artırmak ve adil paylaştırmak için çok büyük bir adım attıklarını dile getiren Başkan Soyer, “İzmir Tarımı ile çok daha güçlü ve müreffeh bir İzmir ve ötesinde bir Türkiye inşa etmek, bizlerin elinde. Tarlalarımıza hangi ürünün ekileceği kararını, verim artışı vaadiyle topraklarımızı ithal tohumlara boğan tarım tekellerine bırakamayız. Verimi yüksek gibi görünen bu tohumların aslında topraklarımızı işgal etmenin bir başka yolu olduğunu görmemek için ya bu durumu hiç bilmememiz, ya da tümüyle görmezden gelmemiz gerekiyor. Biz İzmir’de her iki eşiği de aştık. Bu yüzden bu duruma artık sessiz kalamayız, kalmıyoruz” dile konuştu.

İzmir Tarımı ülkemize ilham olacak

Toprakları koruyan, bereketini artıran ve kentlileri sağlıklı gıdayla buluşturan İzmir Tarımı’nı hızla uygulamak için İzmir’in tüm tarım paydaşlarıyla tek yumruk olmanın kararlılığına sahip olduklarını dile getiren Soyer, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Amacımız, yerli ve milli tarım ekonomimizi İzmir’den başlamak üzere yeniden inşa ederek, bu başarının altına İzmir’in imzasını koymak. Dirençli bir kent yaratmanın en önemli ayaklarından biri olan dirençli tarımı inşa etmek, İzmir Tarımı ile mümkün olacak. Bu hususta tüm paydaşlarımızı İzmir Tarımı politikasının birer sözcüsü olmaya, bunun önemini şehrimizin her köşesine anlatmaya ve bu değişimi önümüzdeki birkaç yılda tamamlamak için hep birlikte çalışmaya davet ediyorum. Kuraklığa ve yoksulluğa karşı İzmir Tarımı ile başlattığımız mücadelenin, bir bütün olarak ülkemize ilham vermesini diliyorum.”

Yorgancılar: “İzmir’in avantajlarını değerlendirmeliyiz”

Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkan (EBSO) Ender Yorgancılar,  pandemi ile birlikte sağlıklı gıdaya ulaşmanın daha da önem kazandığını, İzmir’in tarım ve hayvancılıkta önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyledi. Yorgancılar, “Tarım sektöründe yapacağımız doğru hamlelerle gıda temini krizini avantaja çevirebileceğimiz inancındayım. Yerelden kalkınma projeleri sahip olduğumuz en büyük avantaj. Başkanımız Tunç Soyer’in bu alandaki gayretlerini takdirle izliyoruz. EBSO olarak yıllardır “üretim yoksa kalkınmak hayaldir” mottosuyla ülkemizdeki tarım potansiyelinin doğru konumlanmasını için önemli projelere imza attık. Tarıma dayalı ihtisas sanayi bölgelerinin kurulması için çalışıyoruz” dedi.

Yaşar: “Devlet planlamalı”

Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Çevresel Yer Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğan Yaşar, tarihte kuraklığın, kıtlığın ve açlığın savaşlara neden olduğunu bu yüzden tarımın çok önemli olduğunu vurguladı. Yaşar, “Dirençli bir kent, dirençli tarım inşa etmek için bilim çok önemli. Bunu bilimle yapacağız. Önce bilime inanmak gerekir. Suyu kaybetmemek için barajlarda kapalı ortama geçmek gerekir. Tarımda yüzde 79 oranında hala vahşi sulama yapılıyor. Ovaların yapılaşmadan uzak tutulması lazım. Devlet planlı, programlı bir şekilde bir takım oyunu kurarak havza havza nereye ne dikilecek, ne kadar üretilecek belirleyecek ve bir pirinç tanesine kadar köylüden alacak” diye konuştu. 

Pakkaner: “Tarım alanlarını korumalıyız”

Tarım ve Gıda Etiği Derneği Onur Kurulu Üyesi Mine Pakkaner, iklim değişikliğinden etkilenen en önemli sektörlerin başında tarımın geldiğini vurgulayarak, “Yağmur suyunun değerlendirilmesi lazım. Çiftçimizin kimyasal uygulamalardan vazgeçmesi, devlet eliyle organik maddenin toprağa geri dönmesi gerekir. Endüstriyel hayvancılığı hibelerle destek verirseniz taşıma suyuyla değirmen dönmez.  Hayvanı beslemek için hazır yem kullanılmaz. Yem için silajlık mısır yetiştireceksiniz. Konya Ovası’ndaki obruklar bu yüzden açılıyor. Dirençli şehir için tarım alanlarımızı korumamız gerekiyor” şeklinde konuştu.   

Bakır: “Uzun soluklu çalışmalar gerekiyor”

Permakültür Tasarımcısı ve Eğitimcisi Mustafa Bakır ise iklim krizinin etkilerine karşı önlem alarak tasarım yapmanın mümkün olduğunu belirterek, “Türkiye uluslararası tarım ticaretinde rekabet etmeye çalışan bir aktör. 15-20 yıl sürecek yavaş adımlarla ilerleyecek tasarım sürecinden bahsediyoruz” dedi.

Neptün Soyer Seferihisarlı kadın üreticilerin başarı hikayesini anlattı

Zirvenin, Fark Yaratanlar: “Sürdürülebilir Teknolojik Tarıma Örnekler” başlıklı oturumunda tarımla teknolojiyi buluşturan başarılı girişimler tanıtıldı. İzmir Köy-Koop Birlik Başkanı Neptün Soyer, üretici Gülsüm Suna Kalaycı ile Ulamış Köyü’nden yayına katılarak S.S Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile birlikte Seferihisar’daki üretici kadınların hayatlarındaki değişime pencere açtı. S.S Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin de başkanlığını yapan Neptün Soyer, ilçede kadın üreticilerinin emeğini değerlendirmek için 2009 yılında kooperatifi kurduklarını, 2011 yılında ise seferipazar.com sitesi üzerinden e-ticarete başladıklarını anlattı. 

Örgütlenerek marka olmayız

Üretici kadınlar adına konuşan Soyer, “Bizler küçük üreticileriz. Bu küçük köydeki ışıklarız. Işıklarımızın yanması için ekonomik girişimlere ihtiyaç var. Üretici pazarları ve yine dünyanın kabul ettiği internet üzerinden pazarlama çok önemli. Biz de bu doğrultuda çalışmalar yaptık. Şuan Suna ablanın ürettiği sabunlar Türkiye’nin yer yerine gidiyor. 2012 yılında TÜSİAD Derneği’nin açtığı yarışmada seferipazar.com sitemiz Türkiye birincisi oldu. Bu bizim sorumluluğumuzu daha da artırdı, bizi yüreklendirdi ve umutlandırdı. Et entegre tesisimiz var, mezbaha da kurduk. Reçel, pekmez imalathanemiz var. Gündemi yakalamaya çalışıyor, fuarlara katılıyoruz. Bugün Gülsüm Suna Kalaycı bir marka. Biz tüm üreticiler hepimiz örgütlenerek marka olmalıyız. Birbirimize destek olmak, güç vermek durumundayız” dedi.  

Kalaycı: “Sevincimi anlatamam”

Kooperatif üyesi, üretici Gülsüm Suna Kalaycı ise, “Yumurta, sabun, zeytinyağı, zeytinim vardı. Ancak bir türlü satamıyordum. Ne zaman kooperatif kurduk; ben de ürünlerimi satmaya başladım o sevincimi anlatamam. Bizler küçük üreticileriz. Özellikle pandemi döneminde internet üzerinden satış yapabiliyor olmak bizi çok rahatlattı. Çalışkanlığı ile bize güç veren, yol gösteren Başkanımız Neptün Soyer’e teşekkür ediyorum” diye konuştu.  

Zirve 26 Mayıs’ta sona erecek

Zirve yarın düzenlenecek “Tarımda İşbirliği Modelleri: Bakanlık, Yerel Yönetimler, Özel Sektör, STK'lar ve Üniversiteler”, “Tarımda Dijital Dönüşüm”, “Girişimcilik, Tarım Filizleri Yatırım Ağı ve Hızlandırıcı Programları” başlıklı oturumlar ile son bulacak. Zirvenin sonunda sonuç ve yol haritası bildirgesi paylaşılacak. 

Haber: UHA HABER MERKEZİ